Bilbao'ya gitmek için 6 sebep & 48 saatlik Bilbao yeme, içme ve gezme rehberi
¡Hola!
Bu yazımda sizlere araba ile adım
adım Kuzey İspanya turumuzun ikinci ayağı olan Bilbao’yu anlatacağım!
Başlamadan önce şunu söylemek istiyorum: Sizi bilmem ama ben hiç Bilbao’ya
gitme hayali kurmazdım :) Hatta biraz ani ve mecburi bir kararla gitmeye karar
vermiştik eşimle ilk gidişimizde. Ancak sonradan şehre ikinci bir şans verip de
keşfetmeye başlayınca gerçekten çok etkilendim. Belki sizler de benim
gibisinizdir ve Bilbao görmek istediğiniz şehirler listesinde alt sıralarda yer
alıyordur. O yüzden size hem Bilbao’ya seyahat etmeye değer kılan şeylerden
bahsedeceğim, hem de aralarda rehber tarzında öneriler vereceğim. Bilbao’da ne
yenir, ne içilir? Nerede kalınır, nereye günübirlik gidilebilir? Eğer okumak
değil, izlemek istiyorsanız Bilbao gastronomi vlog’umuz YouTube hazır ve sizi
bekliyor! Hemen buraya tıklayıp izleyebilirsiniz. Eğer daha detaylı
bilgi edinmek istiyorsanız hemen yazıma başlıyorum!
Bilbao’ya gitmek için 6 sebep:
1. Gastronomi
Ne derler, can boğazdan gelir.
Ben de o yüzden listeme en can alıcı nokta ile başlıyorum: Gastronomi!
Eğer araba yolculuğumuzun bir
önceki durağı olan San Sebastian yazımı okuduysanız (okumak için şuraya
tıklayın) orada uzun uzun gastronomiden ve tapaların küçük ve daha ilginç bir
versiyonu olan pintxo (pinço)’lardan bahsettiğimi görmüşsünüzdür. Evet, San
Sebastian’da gayet lezzetli pintxolar bulabilirsiniz. Zaten İspanya’nın Bask
bölgesi aşçılarıyla ve gurme lezzetleriyle meşhur. San Sebastian’da daha fazla
Michelin yıldızlı restoran da bulunabilir ancak kendi tecrübeme dayanarak gastronomi
yönünden San Sebastian ve Bilbao’yu karşılaştırmamı isterseniz, cevabım
kesinlikle Bilbao.
Tecrübe ettiğim kadarıyla, Bilbao’daki
pintxolar San Sebastian’a göre çok daha enteresan kombinasyonlar ve estetik
anlayışla hazırlanıyor. Örneğin ben daha önce hiç yöresel İdiazabal peynirinden
yapılma, içinde bıldırcın yumurtası gizlenmiş olan, zeytinyağı ve çeşitli
sebzelerle tatlandırılmış bir ılık çorba içmemiştim. Bu kadar ilginç bulduğum
bir kombinasyon San Sebastian’da girip çıktığımız onca barda hiç gözüme
çarpmadı. Ya da daha önce içinde karides ve sebze olan, özel sosuyla
tatlandırılmış, etrafı tel kadayıfa benzer bir şeyle kaplanmış, çıtır çıtır bir
börek de yememiştim.
Diyeceğim o ki, her ne kadar San
Sebastian’ın pintxo barları çok meşhur olsa da, Bilbao’dakiler hem gözüme daha
çok hitap etti hem de ilginç lezzetlerin böyle ustaca bir araya getirilmesi
beni çok şaşırttı. Ve bu pintxoları Michelin yıldızlı, pahalı gurme
restoranlarda değil, sıradan sayılabilecek küçük barlarda tattık. Gerisini siz
düşünün.
Gure Toki'deki pintxolar |
Gideceklere tavsiye:
Bilbao’da mutlaka uğramanız
gereken, bizim de çok memnun kaldığımız iki tane pintxo bar var: Gure Toki ve Sorginzulo.
Bunların ikisi de eski şehir merkezinde (Casco viejo), Plaza Nueva’da yer
alıyor. Önce bardan bakıp istediğiniz pintxoları seçiyorsunuz, sonra da arka
taraftaki avluda oturup hem yemeğinizi yiyor, hem de etraftaki insanları
izliyorsunuz (en sevdiğim şey). Gittiğinizde bizimkilerden farklı pintxolar
servis ediyor olabilirler, o yüzden bizimkileri sadece örnek olarak
paylaşıyorum (yiyecekleri daha detaylı görmek isteyenler vlogumuzu
izleyebilirler.)
Gure Toki’den seçtiğimiz
pintxolar:
- Sopa de Idiazabal – İdiazabal
peynirli çorba (içinde bıldırcın yumurtası olan ılık çorba buydu, ikimiz de
tadına bayıldık.)
Bu çorbadan bir tane almış olsaydık kavga edebilirdik. |
- Çıtır yufkalı, tel kadayıflı ve
karidesli börek – Yine kırk yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir kombinasyon.
Tadı efsaneydi.
- Kokotxa – Bu İspanyolcada “bacalao”,
Türkçede “morina balığı” denen, İspanya ve Portekiz’de bolca yenen bir balığın
yanak/gıdık kısmından yapılan bir pintxo. Ben kıvamı çok yumuşak olan etleri
pek sevmediğim için bu pintxodan çok hoşlanmadım ama normalde bacalao severim. İlla
gıdığı olmasa da başka kısımlarını denemenizi öneririm :)
Hayatımda yediğim ilk kokotxa... Bundan bir tane almıştık ama kavga etmedik :) |
- Sorginzulo’dan seçtiğimiz pintxolar:
- Txistorra’lı kroket – Txistorra
bu bölgede yapılan bir çeşit sosis. Kroketin içinde bu sosisten, üzerinde ise
minik bir kalamar vardı.
- Ventresca’lı pintxo – Ventresca
ton balığı filetosu demek. Nerede görürseniz yiyin, kaçırmayın.
Bilbao'da bir öğlen yemeği |
- Siyah ekmekli, sebzeli, alioli
soslu hamburger – Alioli sarımsaklı mayoneze benzeyen bir tadı olan, lezzetli
bir sos.
- Bao ekmekli barbekü sandviç –
Bao ekmeği yerken sanki bir bulutu ısırıyormuş gibi oluyorsunuz, o kadar
yumuşak.
- Foie cocina – Eşim yine ördek ciğerini buldu burada da :) En sevdiği pintxo bu olabilir sanırım. Bu barda kendi yaptıkları patlayan şekerli karamel sosuyla servis etmişlerdi. Tatlı ve tuzlu tatların karışımını seviyorsanız denemelisiniz.
- Kızarmış mozzarellalı ve
domatesli pintxo – Bunun çok benzerini San Sebastian’da yemiştik. Çok bir fark
göremedik. Güzeldi.
- Yanında Bask yöresine özgü bir
şey içmek isterseniz “Txakoli” adı verilen beyaz şarabı deneyebilirsiniz.
Txakoli ("çakoli" diye okunuyor) |
- Bir de Bilbao’da çok yenen
“Bollos” adı verilen, içinde bir tereyağı katmanı bulunan, üstüne toz şeker
serpilmiş, açmaya benzer bir çörek var. İzmir’de yenen “Boyoz”un buradan
geldiğine dair bazı yazılar okudum internette ama İzmir’in boyozunu bilmediğim
için bir yorum yapamıyorum. Bilbao’ya gelmişken atıştırmalık olarak ya da
kahvaltı için alabilirsiniz. Biz Martina Zuricalday diye güzel bir
pastaneden aldık. İçinden bu kadar tereyağı çıkmasını beklemediğim, şimdiye
kadar yediğim hiçbir hamur işine benzetemediğim bir şeydi Bollos ama kesinlikle
denediğim için pişman değilim :)
Hayatımda bir oturuşta hiç bu kadar tereyağı yememiştim ama beklediğimden iyiydi. |
2. Bilbao: Karanlık, yağmurlu ama yine de estetik
Benim gördüğüm kadarıyla iki
Bilbao var. Birincisi eski/tarihi şehir merkezi (Casco viejo) dedikleri
karanlık ve dar sokaklardan oluşan, eski ama şahsına münhasır bir estetiğe
sahip apartmanların olduğu, turistlerin cirit attığı, yerlilerin siyah giyip
rockçılar gibi dolaştığı Bilbao (ki güzel olsa da bir süre sonra biraz kasvetli
olmaya başlıyor bana sorarsanız). İkincisi ise, göz alıcı ve nispeten daha yeni
apartmanlarla, büyük, bakımlı, süs havuzlu bahçe ve parklarla dolu, sanat
galerileri olan, zevkle dekore edilmiş restoran, kafe ve mağazaların olduğu ve modaya
uygun giyimli insanların sokaklarında yürüdüğü Bilbao.
Labirenti gibi sokaklar + rockçılar gibi görünen insanlar: Bilbao'nun tarihi ve turistik şehir merkezi Casco Viejo |
Belki diyeceksiniz ki, zaten çoğu
büyük Avrupa şehri böyle, hem eski hem yeni şehir merkezleri onlarda da mevcut.
Doğru, ancak Bilbao’da ben her iki tarafın da birbirinden çok farklı olmasına
rağmen kendilerine özgü şekillerde çok da estetik olduğunu düşünüyorum. 2018
yılında ilk gittiğimizde şehri pek gezmemiştik ve çok kısıtlı olarak
gördüklerimden buranın kasvetli ve sıkıcı bir yer olduğu izlenimini edinmiştim
(bunda havanın neredeyse hep bulutlu ve yağmurlu olmasının da büyük rolü var).
Halbuki 2021 yılında gittiğimizde ayaklarımıza kara sular inene kadar saatlerce
yürüyerek keşfettiğimiz Bilbao bize çok daha farklı yönlerini gösterdi ve
önyargılarımızı tamamen değiştirdi. O yüzden en güzeli tek bir yere takılıp
kalmadan yürüyerek Bilbao’nun farklı mahallelerinde kaybolmak.
3. Guggenheim Müzesi
Eskiden olsa hemen bilet alır, gezerdim ama artık sokakları ve insanları görmek bana daha ilginç geliyor (hem de paracıklar cebimizde kalıyor :) |
Birçok sanat aşığı turistin bu şehre gelme sebebi bu müze olabilir. New York ve Venedik’teki Guggenheim Müzelerinin 3. şubesi Bilbao’da 1997 yılında açılmış. İçerde sergilenen modern sanat eserlerinin yanı sıra müzenin kendisi de ilginç, modern bir mimariye sahip. Etrafındaki hiçbir binaya benzemeyen bu metalik bina günün farklı saatlerinde ve hava durumuna göre ışığı yansıtarak farklı renklere bürünebiliyor. Daha içeri adımınızı atmadan dışında enteresan heykellere karşılanıyorsunuz. 12 metre boyunda çiçeklerle bezenmiş bir köpek heykeli de var, 9 metrelik “Maman” yani “anne” isimli bir örümcek heykeli de. Yetişkinlerin €18, öğrencilerin €9 ödeyerek, çocukların ise bedava girebildikleri bu müzeye girip gezmek istemeseniz bile en azından bizim de yaptığımız gibi dıştan görüp etrafındaki heykellerle fotoğraf çektirebilirsiniz. (Her ne kadar sanat, tarih, kültür konularına ilgili olsak da son yıllarda müze yerine sokaklarda gezinmeyi daha çok sever olduk biz. Bunda ekonominin de ayrıca payı var tabii…)
Eğlendirirken düşündüren "Maman" yani "anne" heykeli. |
"Puppy" ve ben |
Gideceklere öneri:
Eğer müzenin içini gezmek
istiyorsanız, biletlerinizi önden online satın almak daha kârlı olur. Bu
şekilde yetişkinler €16, öğrenciler de €8 ödeyerek girebilirler.
4. Para, para, para
Bilbao’yu bir önceki durağımız
San Sebastian’la karşılaştırırsak Bilbao çok daha uygun fiyatlı kalıyor. Bir
önceki San Sebastian yazımı okuduysanız ilk gittiğimizde ucuz olsun diye konakladığımız
yeri ve oradaki anılarımı hatırlarsınız :) (hatırlamayanlar şuraya
tıklayıp okuyabilirler). O deneyimden sonra günü San Sebastian’da geçirip akşam
ani bir kararla Bilbao’ya geçmiştik ve orada gecelemiştik. San Sebastian çok
popüler olduğu için haliyle her şeyin fiyatı yüksek. Bilbao ise daha az turistik,
dolayısıyla da, özellikle konaklama açısından, daha uygun.
Gideceklere öneri:
Bilbao’ya iki kez gittik ve
ikisinde de aynı otelde kaldık: Hotel Gran Bilbao. Hem çok yeni, modern
ve temiz, hem de bütçe dostu. Kahvaltı ve kapalı otopark ek ücrete tabi.
Sanırım bu otelin en güzel yanı Bilbao tarihi şehir merkezine yürüyerek
rahatlıkla gidebiliyor olmanız. Biz arabayı park edip tüm şehri iki günde
yürüyerek gezmiştik.
Bilbao'da bir yaz günü... Otel odamızdan Bilbao manzaraları (şu köprünün altına bile graffiti yapmayı başaran kişiye saygılar...) |
5. Günübirlik geziler
Bilbao günübirlik geziler için de
çok uygun bir konumda. Eğer araba kiraladıysanız ve büyük şehirlerden biraz
uzaklaşıp farklı, çok bilinmeyen yerleri de görmek istiyorsanız size Bilbao’dan
rahatlıkla gidebileceğiniz iki yer önerebilirim: San Juan de Gaztelugatxe ve
Castro Urdiales.
San Juan de Gaztelugatxe ya da nam-ı diğer Dragonstone. |
Kısaca bahsedeyim; San Juan de
Gaztelugatxe Game of Thrones dizisinde Dragonstone sahnelerinin çekildiği, doğa
içinde, muhteşem manzaralı bir yer. Castro Urdiales ise Cantabria bölgesinde,
deniz kıyısında, balıkçılık yapılan, kendi halinde güzel bir şehir. Bu iki
yerle ilgili daha detaylı bilgiyi ve fotoğraflarımızı bir sonraki yazımda
bulabilirsiniz! Okumak için şuraya tıklayın!
6. Direkt uçuş rahatlığı
Bilbao, İstanbul’dan aktarma
yapmadan direkt uçuşla gidebileceğiniz birkaç İspanyol şehrinden biri (THY
ile). Diğerleri ise Madrid, Barselona, Valensiya, Malaga, Tenerif (Kanarya
Adaları’nın en büyüğü), Palma (Mayorka adasınında) ve İbiza. Eğer aklınızda
Kuzey İspanya’yı gezmek varsa ya da İspanya’da araba kiralayıp bir roadtrip
yapmak istiyorsanız direkt Bilbao’ya uçup turunuza buradan başlayabilirsiniz.
*
Nasıl, sizi Bilbao’ya gitmek
konusunda ikna edebildim mi? :) Eğer sorularınız varsa yorumlar kısmına
yazabilir ya da Instagram üzerinden bize sorabilirsiniz. Bu yazıyı
İspanya turu düşünen arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın ve eğer YouTube’daki
Bilbao vlogumuzu henüz izlemediyseniz şimdi tam sırası!
Bir sonraki yazım Bilbao’ya yakın
mesafedeki San Juan de Gaztelugatxe ve Castro Urdiales üzerine olacak. Okumak
için şuraya tıklayın.
Bilbao ve San Sebastian gibi Bask
bölgesinde yer alan şehirlerde yaygın olarak konuşulan Baskça hakkında kısa bir
bilgi edinmek için buraya tıklayın!
¡Ciao!
Yorumlar
Yorum Gönder